Suhuf ise; Önceleri papirüs ve parşömenden, II. (VIII.) yüzyılın sonlarından itibaren kâğıttan yapılan, İslâm öncesinde ve İslâm'ın ilk yıllarında genelde dinî, hukukî ve tarihî belgeleri kaydetmek amacıyla kullanılan düzgün yüzeyli yazı malzemedir. Eh, bu kadar bilginin hemen ardından ne anlamdır bunlar diyebilirsiniz. Nedir bunlar? Şimdi ilimizin değerleri vardır ve bu değerleri ortaya çıkartan değerlerde vardır. Bu değerler suhuflarla oluşturuluyor ve karşımızda ise bu suhufları oluşturan değerler bulunuyor. Sivas’ın bir derya olduğunu 1001 temel eserlerin oluşturulması için verilen startla biliyoruz. Ve hemen ardından başlayan temel eserlerdeki değerler bir bir ortaya çıkıyor. Bunun içinse arşivsel araştırmalar öne çıkmaktadır, ee tabii ki bu bilgi donanımına sahip olan insanlar… Bir kelime için günlerce yapılan çalışmalara şahidimdir. Bakmayın siz bir çok insanların çalakalem yaptığı eserlerine, kendini belli eder ve ardından okuma gereği bile duymazsınız… Ama birçok eserler arşivsel niteliği, uzun süre yapılan incelemeler, titizce çalışmaların eseri olduğunu gösterir. İşte tadından yenmez diye kaba tabirin eseridir o. Hem elinizde, hem de kütüphanenizin en güzel yerindedir o… Okursunuz, okutursunuz ve en güzel şekilde saklarsınız… Dün gazetemizin internet sitesinde bir haber vardı, Bahar Hızar’ın kaleminden. Başlık “Hak ettiği değeri görüyor mu?”… İlginçti ve ilginç olduğu kadar can yakıcı idi. Malumaliniz, bir eseri bir araştırmacı uzun ve titiz bir çalışmanın içinde yapar ve ardından bu eserin oluşumu için kurumlar, kuruluşlar sponsor olur, kitabı basar… Yazara, araştırmacıya telif hakkı ile birlikte basılan eserden verilir… Bunlar bilinen gerçekler… Ama internet haberimizde şu acı gerçek ortaya çıkıyor: Eseri yazan kişinin imzası altındaki eseri sahaflarda bulunuyor!.. Ne demek bu? Değer verilmiyor! Değerli bir esere verilmeyen değer benim gözümde, BU ESERİN HAKKI OLAN KİŞİYE VERİLMEMESİDİR! Gerçekte hakedenlere verilmiyor! Ben bir çok kitabı kurumlardan yalvar yakar edinmeye çalışırım, ama kalmadığını beyan ederler. Bakarım bu kitaplar herkese verilir, değerini bilen veya bilmeyenlere… Sonrasında ise değerini bilmeyenler bu güzelim eserleri sağa sola atarlar!... İşte bu noktada kızarım bende, kitapları değerini bilenlere verin Allah aşkına… Hem okuyanlara, hem paylaşanlara ve hemde kütüphanesinde saklayanlara… Okumayana, paylaşmayana, kütüphanesi bile olmayana vermeyin… İkra emri ile birlikte kalın sağlıcakla…