45 yıl geçmiş, tam 45 yıl... Günlerden 12 Eylül 1980, unutmam, unutamam, günlerden Cuma idi. Ben 11 yaşında idim ve günlerden Cuma idi. Babam sabah Cer atölyesindeki işine gitmişti, gitmesi ile birlikte gelmişti, sinirliydi, bizlerse şaşkın!...

Ne olmuştu anlam veremiyorduk, anlayabildiğim babamın anneme sinirli bir şekilde ama sessiz olarak birşeyle anlatmasıydı...

Televizyonu açtı babam, bizlerse daha şaşırdık, sabah sabah ne televizyonuydu... Televizyon açılır mıydı şimdi soruları kafamızda... En son Muhammed Ali Klay'ın maçı için sabah namazı kılındıktan sonra açmıştı babam televizyonu, şimdi ne alakaydı?

Ve bir Paşa çıktı, "Gördükleri lüzum üzerine!" diye başlayan sarfiyatlı sözleriyle kafalara nakşedilen cümleleri sarfetti... Ve babam o günden sonra işe gitmedi ve ardından emekliliğini almıştı...

Ve ardından yıllarca kafalara nakşedilen bir 'Netekim!' cümlesi hafızalarımız yerleşti...

Netekim Paşa olarak anılmasına etken o cümlelerle bizler alaylı geçsek de ülkemiz tarihine derin izler, yaralar açan yıllar gelmişti...

Benim hafızamda yer alan, Netekim Paşa'nın Cumhurbaşkanı olması ve ardından resimleri...

İnce ruhluymuş, nü resimlere bile imza atacak boyutta...

İş insanları o resimlere korkunç boyutlarda para verecek kadar yarışmaları da gündemdeydi...

'Bir sağdan, bir soldan!' ölümlere imza atan o değilmiş gibi korkunç bir yarış...

Ve gün döndü, devran döndü...

İflas eden iş insanları milyonlar ödedikleri o netekim paşa imzalı tablolar icralarda 5 kuruş etmeden çöplere atıldı...

Geriye kalan bana bu oldu...

Bir netekim...

Bir resimlere ödenen milyonlar...

Ve çöplere giden o tablolar...

Ve milyonların yüreklerini yakan yaralar...

Netekim burada vicdan sorgulanır...

Vicdan var mı?..

Binlerce ölen insan, bu vatanın evlatları...

Binlerce işkence gören bu vatanın evlatarı vicdanlara hitap etti mi netekim!...

Vesselam...