Geçenlerde arkadaşlarla oturuyoruz, muhabbet dönüp dolaşıp yemeklere geldi.

Adana’nın kebabı, Antep’in baklavası, Hatay’ın mezeleri… Herkes kendi memleketinin mutfağını öve öve bitiremiyor.

Tam o sırada biri, “Peki ya Sivas’ın mutfağı? Orada ne yenir ki” diye soruverdi. İlk başta biraz duraksadım, hani bizim yemek kültürümüz diğer iller kadar popüler değil ya, ne desem bilemedim.

Ama sonra başladım anlatmaya. Sivas mutfağının derinliğini öğrenince şaşırdılar. Aklıma da oradan böyle bir yazı yazmak geldi.

Mesela bizim Sivas Köftesi… Adını duyan çok ama tadına bakan azdır. “Köfte işte” diye küçümseyenler, bir lokma alınca bir daha susmaz. Dana kıyması ve tuzla yapılır; sade ama efsane bir lezzet. Hele közde pişirilip yanında közlenmiş domates ve biberle servis edilince tadı bambaşka olur. Antep kebabı kadar konuşulmasa da, bizim köftemiz başka...

Bir de Divriği Pilavı var ki, arkadaşlara anlatırken gözleri açıldı. Düşünsenize, kuşbaşı et, nohut, kuru üzüm ve baharatlarla yapılan pilav, şölene dönüşüyor. Eskiden düğünlerin baş tacıydı, hâlâ öyle. “Tatlı ve tuzlu bir arada mı yenir?” diyen arkadaşlara, “Bir gün yerseniz anlarsınız,” dedim.

Sabah kahvaltısında ise bizde katmer var! Ama Antep’in tatlı katmeri gibi değil, Sivas’ın katmeri daha farklı. Tereyağıyla yoğrulan hamur, odun fırınında pişer. Üzerine biraz pudra şekeri serpiştirip çayın yanına koyun, size dünyanın en huzurlu kahvaltısını yaşatır. “O katmerin çıtır sesi kulağınıza gelir,” diye anlattım.

Arkadaşların en çok ilgisini çekenlerden biri de madımak oldu. Doğal bir bitki olduğunu öğrenince şaşırdılar. “O kadar anlatıyorsun, tadı nasıl?” diye sordular. “Kendi başına bir yemek, hatta bir kültür,” dedim. Soğan ve bulgurla pişirilir, yanına da bir kase ayran koydun mu tam anlamıyla köy havasını hissedersin.

Muhabbet koyulaştıkça fark ettim ki, Sivas mutfağını herkes bilmiyor ama bir anlattığınızda insanları etkiliyor. Belki bizim yemeklerimiz diğer iller kadar popüler değil ama hikayesi olan yemekler bunlar.

Arkadaşlar o gün “Bir gün Sivas’a gelip şu köfteden yiyeceğiz,” diyerek kalktı. Ben de düşündüm, Sivas mutfağı hakkında bir köşe yazısı yazayım, belki daha çok kişiye ulaşır.

Bilmeyenler öğrenir, bilenler de bir kez daha hatırlar.