Endişe duyduk, korktuk… Çünkü artçı depremleri bizler de hissettik… Korktuk, çünkü Sivas için de aynı yıkıcı deprem olabilir mi dedik… Aradan iki hafta geçti, deprem bölgesinde 4 bini aşkın artçı depremler oldu, Sivas’ta da bu artçıların bazılarını hissettik, korktuk… Bazı binalar fazlasıyla sallanması nedeniyle ev sakinleri kendilerini dışarıda güvende hissetti… Düşünün, sadece artçısı bile bize korku verdi ve evlerden dışarıya kendimizi attık. Uzmanlara kulak kesildik, müteahhitlere, mimarlara, inşaat mühendislerine kulaklarımızı kapattık, deprem uzmanlarını can kulağı ile dinledik… Hepimiz bir anda deprem uzmanı olduk, deprem konusunda herkesin artık bilgisi var. Hiçbir şey bilmesek bile bildiğimiz bir şey var: Ülkemiz bir deprem bölgesi… Bundan dolayı da evlerimiz sağlam zemine sağlam bir şekilde oturmalı… Bunda da kimsenin şüphesi yok ama… Şimdi ne olacak sorusu kafalarda yer etti. Arada sırada artçı depremin etkisiyle hala korkuyoruz… Bir yıl sürecekmiş bu sarsıntı denilince telaş da eklendi korkuya… Evet, bence de unutulmamalı… Unutmamalıyız… Hesap sormalıyız… Müteahhitlerden… Mühendislerden… Kontrol edenlerden… İmza atanlardan… Ruhsat verenlerden… İmar affı diyerek parayla görülmeyen usulsüzlüklerin mucitlerinden… Unutma… Unutturma… Hem hesap sor… Hem de dikkat et: Aldığın eve, güvendiğin uzmanlara… Şüphelen… Kork… Ve artık çok ama çok dikkat et…