NAMAZ NASIL KILINIR? KALDIĞI ŞEHİRDEN DOĞDUĞU KÖYÜNE GİDEN SEFERİ SAYILIR MI?
(Kaynak.Ahmet ŞAHİN-Güncel meselelere çözümler kitabı)
Soru:
– Sık sık seyahate çıkıyoruz. Bazen öyle vakit daralması oluyor ki, otobüs içinde namazımızı kılmak durumunda kalıyoruz. Ancak bu konuda pek bilgimiz olmadığından hep şüphe ile yapıyoruz yaptıklarımızı. Seyahatlerdeki ibadetlerimizle ilgili bilgi vermeniz mümkün mü?
Mecbur kalınca otobüs içinde namaz kılabilir miyiz? Kılabilirsek nasıl kılmalı, nelere dikkat etmeliyiz? Kaldığımız şehirden doğduğumuz köyümüze giderken de seferi sayılır mıyız?.
* * *
Efendim, seyahatlerde ilk tedbir, namaz vakitlerinde durmayacağını tahmin ettiğiniz vasıtaya abdestli olarak binmektir.
Çünkü her şeyden önce abdest varsa mecbur kalınca hemen namazı kılma imkanı da vardır. Abdest yoksa fırsat olsa da namaz kılma imkanı yok demektir..
Bunu böylece ifade ettikten sonra yolculuk sırasında bilinmesi gereken bazı mühim maddeleri şöyle sıralayabilirim:
1- Seyahatlerde içinde yolculuk yaptığınız vasıtanın namaz vakti çıkmadan bir yerde duracağını ümit ediyorsanız namaz için beklemelisiniz. Vakit içinde durduğu yerde hemen inip namazınızı normal şekilde kılmayı tercih etmelisiniz. Çünkü yerde kılınan namaz tamdır. Vasıta içinde koltukta kılınan ise eksiktir. Kıyamı, secdesi yarımdır. Tamı kılmak mümkünken elbette yarımı tercih etmek uygun olmaz. Bu sebeple, sorumlulardan namaz kılmak için müsait yerde durmasını teklif etmeli, vaktin sonunda da olsa namazları yerde kılmaya gayret göstermelidir..
2- Vasıtanın durmayacağına kanaatiniz kesinleşmiş, vaktin sonuna doğru da yaklaşılmışsa, artık daha fazla beklemeye sebep yoktur. Namazınızı kazaya bırakmaktansa hemen oturduğunuz koltukta mümkün olan nasılsa öylece kılmalısınız. Koltuktaki oturuşunuzu namazda ayakta durmak, biraz eğilmeyi ruku’a eğilmek, biraz daha aşağıya eğilmeyi de secdeye inmek olarak kabul eder, namazınızı oturduğunuz koltukta böylece kılarsınız. Bu sırada başınızı önünüzdeki koltuğa dayamak, koymak gibi bir mecburiyetiniz olmaz. Başın ayakların ucuna bakıyor şekilde boşluğa secde etmesi yeterlidir.
3- Koltukta namaza başlarken ilk tekbiri kıbleye yönelik olarak almak güzel bir başlangıç olur. Ancak bu mümkün olmuyorsa kıbleye yönelme mecburiyeti kalkar. Böylece, otobüste abdestli bulunan kimse vaktin sonuna yaklaşınca namazını oturduğu yerde kolayca kılar, yerine getirilmesi mümkün olmayan bir zorluk ve imkansızlıkla karşı karşıya kalmaz..
4- Bütün bu kolaylıklara rağmen yine de namazını vasıta içinde kılma fırsatını kaçırmış olan kimse için, bütün çareler bitti, manevi hayat ta tümüyle gitti.. demek değildir. Rabbimiz af ve mağfiret sahibidir. Bu durumda yapılacak ilk iş, varılan yerde kılınamayan bu namazı hemen kaza ederek kılmak, namaz borcuyla kalmamaya özel bir dikkat göstermek, böylece vaktinde kılma sevabından mahrum kalsa da, borcundan kurtulma şansını yaşamaktır.
5- Yolculuklarda kılınamayan namazlar, sonradan kaza edilirken yolcu namazı olarak kaza edilir. Yani kısa kılınır. Borç ne kadar ise kaza edilecek namaz da o kadar olur.
6- Yolcu şayet ikamet ettiği şehirden çıkıp da vaktiyle doğup büyüdüğü köyüne gidiyorsa, yol boyunca seferi sayıldığı halde köyüne varınca (bir görüşe göre) seferiliği biter, diğer görüşe göre köyünde de olsa seferiliği devam eder.
Bu konuda iki farklı içtihat vardır. Bunlar iyi bilinmediğinden farklı cevaplarla karşılaşılarak şaşırmalar olmaktadır.
Bu sebeple, aile ve çocuklarıyla ikamet ettiği yerden kalkıp (doksan kilometreden uzak olan) doğup büyüdüğü memleketine doğru yola çıkan kimse, yol boyunca seferi olduğu halde vardığı memleketinde (evi, bahçesi, tarlası duruyorsa İmam-ı Muhammed’e göre) seferilik biter.. Artık burada namazlarını tam olarak kılar. Çünkü evi, tarlası duruyor. Demek ki çifte vatandaşlık geçerli bu görüşte. Kaldığı ve doğduğu iki ayrı vatanlarında seferilik yok. Sadece yol boyunca seferilik vardır.
Diğer iki imama göre ise, vaktiyle terk ettiği memleketine gelince de seferiliği devam eder. Çünkü burasını bırakmış, yeni bir memleket edinmiştir. Onun memleketi artık ailesiyle yaşadığı yeni yeridir. Terk ettiği doğup büyüdüğü eski memleketinde artık seferi sayılır. (Şayet on beş günden az kalacaksa. )
On beş günden çok kalacaksa zaten seferilik nerede olursa olsun hemen bitmiş olur..
– Hangi ictihad tercih edilmeli?
Her iki görüşle de amel edenler vardır. Dileyen birinci görüşü tercih eder; evi, tarlası bulunan memleketine gelince seferiliği hemen bitirebilir. Namazlarını kısaltmadan kılar. Çünkü insanın kendi köyünde kendisini misafir sayması pek de içine sinmez. Dileyen ise, kendini seferi görmeye devam eder.
Müçtehitlerimizin bu gibi farklı içtihatlarının hayır getireceğine önceden işaret eden Efendimiz:
– “Ümmetimin ihtilafında rahmet vardır!” buyurmuştur. Hangi içtihadı tercih ederseniz, ondaki rahmete nail olursunuz.
Yolculuk sürdüğü sürece, seferilik de sürer. Seferilik ancak eve dönünce biter.