Prof.Dr.Serkan Akkoyun, Fizik Nükleer, Fizik Multidisipliner, Nükleer Bilimi Ve Teknolojisi, Fizik, Bilgisayar Bilimi Yapay Zeka araştırma alanlarında Cumhuriyet Üniversitesi'nin önde gelen isimlerinden ve kendisi ile güzel bir söyleşi gerçekleştirdim, bilgilendim, bilgilenin istedim, buyurun...
Yapay zekâ ile yazılmış metinlerin akademik etik açısından değerlendirilmesi nasıl olmalı?
Öncelikle böyle güncel ve önemli bir konuyu tartışma fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Bu konu, gerçekten üzerinde konuşulması, düşünülmesi gereken bir konudur. Yapay zekânın gündelik hayatlarımıza yoğun olarak dâhil olmasıyla birlikte, bilimsel ve akademik alanlarda da kullanımı, günümüzde üzerinde çokça tartışılan konular arasında yer almaktadır. Bu konudaki sorularınızı yanıtlamaktan mutluluk duyarım.
Konuya akademik açıdan yaklaştığımızda karşımıza çıkan en temel ilke şeffaflık ve dürüstlüktür, yani, yapay zekâ kullanılarak üretilmiş metinlerin, yazarın kendi orijinal çalışması gibi sunulmamasıdır. Çünkü bu, intihalin bir türü olarak kabul edilir. Yazarlar çalışmalarında, yapay zekâyı bir araç olarak kullandığında bunu açıkça belirtmeli ve yapay zekâyı çalışmalarının hangi aşamalarda ve ne ölçüde kullandıklarını açıklamalıdır. Yapay zekâ tarafından üretilen içeriklerin doğruluğu, geçerliliği, delillerin sağlamlığı ve etik açıdan uygunluğu tamamen yazarların sorumluluğundadır. Yapay zekânın hatalı bilgi verme, önyargılı olma veya kaynakları yanlış gösterme potansiyeli her zaman vardır. Dolayısıyla yazarlar, yapay zekâdan aldıkları bilgileri körü körüne kabul etmemeli, eleştirel bir süzgeçten geçirmeli, doğrulamalı ve özgünleştirmelidirler. Çünkü akademik çalışmaların temel amacı, bilime özgün katkılar sunmaktır. Fakat yapay zekâdan alınan bilgiler, bu özgün katkının yerini asla tutamaz. Bununla birlikte yapay zekâ, bilime özgün katkılar sürecini destekleyen bir araç olabilir. Özetlemek gerekirse, yapay zekâ çıktıları bir başlangıç noktası olarak kullanılmalı, araştırmacının özgün cümleleri, düşünceleri ve analizi ile yoğrulmalıdır.
AI ile yazılmış bir metni kabul edilebilir akademik katkıya dönüştürmenin en doğru yolu nedir?
Yapay zekâ ile üretilmiş ham bir metin, tek başına akademik bir katkı sayılmaz. Bunu kabul edilebilir bir seviyeye taşımak için bazı kritik aşamalar gereklidir. İlk aşamada, yapay zekânın ürettiği metni derinlemesine inceleme gerekmektedir. Bilgilerin doğruluğu, kaynakların güvenilirliği, delillerin mantıksal tutarlılığı ve olası önyargılar titizlikle kontrol edilmelidir. Yapay zekâdan elde edilmiş olan tüm iddialar bağımsız kaynaklarla doğrulanmalıdır. Yapay zekânın sunduğu bilgiler, yazarın kendi bilgi birikimi, araştırma bulguları ve konunun teorik çerçevesiyle bütünleştirilmelidir. Metin, sadece bilgileri listelemek yerine, yazarın özgün analizini, yorumunu ve sentezini yansıtmalıdır. Yapay zekâdan elde edilen bilgiler eleştirel gözle değerlendirilmeli ve akademik dil ile yeniden formüle edilmelidir. Kısacası, yapay zekâ bir ilham kaynağı olabilir, ancak gerçek akademik katkı, yazarın eleştirel düşüncesi, analizi, sentezi, özgünlüğü ve emeği ile ortaya çıkar.
Üniversiteler ve akademik dergiler, yapay zekâ destekli içerik üretimine nasıl yaklaşıyor?
Şu an için çoğu üniversite, kurum ve bilimsel dergi konuya temkinli yaklaşmaktadır. Mevcut intihal, etik ve akademik dürüstlük politikalarını, yapay zekâyı da kapsayacak şekilde düzenleme çalışmaları sürmektedir. Henüz net ve standartlaşmış kurallar yaygınlaşmıştır diyemeyiz. Bazı dergiler yazarlardan, makalelerinde yapay zekâ kullanıp kullanmadıklarını belirtmelerini istemektedirler. Bazı üniversiteler, öğretim elemanları ve öğrencilerine yapay zekânın etik kullanımını hakkında bilgilendirme yapmak amacıyla, kurslar, seminerler düzenlemekte ve hatta ders müfredatlarını güncellemektedirler. Bazı kurumlar, yapay zekâ tarafından üretilen içeriği tespit etmek için araçlar geliştirmekte ve kullanmaktadırlar. Neredeyse evrensel bir fikir birliği, yapay zekânın bir makalenin veya tezin yazarı olarak listelenemeyeceğidir. Çünkü yazarlık, sorumluluk ve hesap verebilirlik gerektirir, oysa yapay zekâ bu niteliklere sahip değildir. Özetle, kurumlar yapay zekânın potansiyelini reddetmemektedir. Ancak akademik dürüstlük ilkelerinden ödün vermemek için şeffaflık, insan sorumluluğu ve özgün katkı konularında net sınırlar çizmeye çalışmaktadırlar.
Sizce yapay zekanın akademik yazım süreçlerine etkisi önümüzdeki yıllarda nasıl olacak?
Yapay zekânın akademik yazım süreçleri üzerindeki etkisi önümüzdeki yıllarda derin ve dönüştürücü olacaktır. Yapay zekâ, literatür taramasını hızlandırma, ilgili makaleleri bulma, metin özetleme, taslak oluşturma, veri analizi ve görselleştirme gibi zaman alıcı işlerde verimlilik artışı sağlayabilir. Bu, araştırmacıların analiz, yorumlama ve özgün fikir üretme gibi üst düzey görevlere daha fazla zaman ayırabilmesi ve odaklanmasına imkân sağlayabilir. Bir diğer olasılık da insan-yapay zekâ işbirliğine dayalı yeni yazarlık modellerinin gelişebilme potansiyelidir. Ayrıca, disiplinlere özel yapay zekâ yazım asistanları yaygınlaşabilecektir. Yapay zekâ, büyük veri setlerinin analizinde, karmaşık modellerin oluşturulmasında ve yeni hipotezlerin üretilmesinde kullanılabilir, bu da yeni araştırma alanları ve yöntemleri doğurabilir. Bunların sonucunda ise, araştırmacıların rolü, bilgi üretiminden bilgi doğrulama ve sentezlemeye doğru kayabilir. Çok önemli bir konu olarak şu göz ardı edilmemelidir. Akademik dünyada dikkatle değerlendirilmesi gereken önemli bir tehlike, yapay zekâ teknolojilerine aşırı bağımlılık geliştirmektir. Bu konuda ciddi önlemler alınmalıdır. Zira bu sistemlerin bilinçsiz ve denetimsiz kullanımı, akademisyenler arasında yazı üsluplarının tekdüzeleşmesine, düşünce yapılarının homojenleşmesine ve zamanla eleştirel düşünme kabiliyetlerinin körelmeye başlamasına yol açabilir. Dahası, bilimsel ilerlemenin can damarı olan orijinal fikir üretme potansiyelinin zayıflaması, radikal düşüncelerin ortaya çıkışının azalması ve tüm akademik ekosistemin entelektüel çeşitliliğini kaybetmesi gibi uzun vadeli sonuçlar ortaya çıkabilir. Yapay zekânın bir tamamlayıcı araç olarak kullanılması ile düşünsel süreçlerimizin yerini almasına izin vermek arasındaki hayati dengeyi sağlayamazsak, geleceğin bilim dünyası, tekdüze bir düşünce ve ifade çölüne dönüşme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Sonuç olarak, yapay zekâ akademik yazımı ortadan kaldırmayacak, ancak onu temelden değiştirecektir. Geleceğin başarılı araştırmacılarının, yapay zekâyı bir ortak gibi kullanarak kendi yeteneklerini artıranlar olma potansiyeli yüksektir.
Yapay zekâ destekli akademik yazım konusunda eğitim programları geliştirilmeli midir?
Kesinlikle evet. Bu kaçınılmaz ve gereklidir. Öğrenciler ve araştırmacılar, yapay zekâ kullanımının etik sınırlarını net bir şekilde anlamalıdır. Konu üzerinde düzenlenecek eğitim programları, bu konuda sağlam bir temel oluşturabilir. Yapay zekâ araçlarından en iyi şekilde nasıl yararlanılacağını bilmek önemlidir. Eğitim programları, teknik, etik ve disipline özgü konuları birleştirmelidir. Doğru soruları sorma, araçların yeteneklerini ve sınırlılıklarını anlama, çıktıları eleştirel değerlendirme gibi beceriler bu eğitim programları ile öğretilmelidir. Yapay zekâ, akademik ve profesyonel hayatın bir parçası haline kaçınılmaz olarak gelmektedir. Öğrencileri bu araçları doğru kullanma becerisiyle donatmak, onların gelecekteki kariyerleri için de oldukça önemlidir. Sonuç olarak bu teknolojiyi reddetmek yerine, onu akademik dürüstlükle nasıl bütünleştireceğimizi öğrenmeliyiz. Umarım bu yanıtlar, yapay zekânın akademik dünyadaki mevcut durumu ve geleceği hakkındaki tartışmalara katkı sağlar. Bu önemli konuya gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederim.