Bilmek ne güzel bir haslettir ,özelliktir,güzelliktir. Hele de bildiği ile yaşamak etrafına örnek olmak daha da güzeldir. Kısacası edepli olmak hele hele kendisine ilimden nasip verilmiş olursa bu adam ne güzel adamdır. Bu adamın edepten nasibi yoksa hiç çekilmez, bu adamdan herkes uzak durur, yanına bile
yanaşmaz. Edeple ilgili o kadar güzel ve hoş sözler söylenmiş ki işte bazıları;

“Edep bir taç imiş Nur-u Hûdâ’dan ,giy o taçı kurtul her türlü beladan.
Edepli edebinden susar, Edepsiz de ben susturdum zanneder.
Laftan ölçü bilmeyen edepsizlikte sınır tanımaz.
Edebin ne kadar önemli olduğunu bilseydiniz Allah'dan rızık yerine edep talep ederdiniz.(Hz. Ali)
Edebim el vermez edepsizlik edene,susmak ne güzel cevap edebi elden gidene.(Y.Emre)
Son söz Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.S) indir. “Utanmadıktan sonra istediğini yap.”

Uzunca bir zamandır televizyona çıkan ve din adına laf edenleri takip ediyorum. Kendilerinin söylediklerini tasdik eden, “vah vah demek öyle” tarzında sözlerle onları onaylayanlar, birde bunların karşısında biz/ben biliyorum şeklinde kurula kurula konuşanlar. Bunlardan örnekler vereyim:
Ben namaz kılmıyorum Allah bizi ibadet için yaratmadı. Allah'tan korkmak lazım, sen de kuldan utan Allahtan kork .Gerçi önce Allah'tan korkmalı sonra O’ndan korkmayandan korkmalı .Yahu Yeryüzünde öyle ya da böyle Allah’a ibadet etmeyen mi var ki böyle ukalalık edip dayılanırsın ...

Bir diğeri en hafifinden “bu Allah’ın dili olabilir mi?” deyip “dinde reform olmalıdır , bu din ıslah edilmeli” der, “Bana göre Kur’an’da secde ayetleri yoktur, Allah niye inciri övüyor, kiviyi övseydi ya ben kiviyi daha çok seviyorum” saçmalığına ,işine gelince hadis işine gelmeyince rastgeleye konuşanlara kadar,namaz ve rekatlara ve sayılarına kadar,ibadetlerin vakitlerinden tutunda özellikle bilmediğinin kahramanı olanlara kadar,şefaat yoktur,ölünün ruhu için okuma diye bir şey yoktur,miraç diye bir şey yok, mezhepler yok ,vergi zekat yerine geçer, bu okullar zihinleri köleleştiriyor, abdeste ayaklar yıkanmaz mesh edilir diyenler ,namaz üç vakit diyenler, Türkçe namaz olur,karşılıklı rıza zina değildir,Kadınlar özel hallerinde namaz kılabilir oruç tutabilir ve daha bir yığın laf . Laf diyorum çünkü bunların büyük
çoğunluğundan çok fazlası geçmişte tartışılmıştır ve sonuç boş ve anlamsızlıktır. Tarihin karanlık sayfalarında kaybolup gitmiştir. Çünkü bunlar günü birlik dayanağı olmayan moda sözlerdir.

Bu adamlarda öncelikle insaf yok,izan yok,ölçü yok. Ben diyorum o halde tek doğru bu .Benden öncekilerin sözleri ve söyledikleri çirkin ve kötü kabul edilemez. Bu ifadelerin büyük çoğunluğu Şia’ya aittir,bunlar adeta Şia’nın , Türkiye temsilcisidirler. Bu ve bunlar gibilerinin fikir babası
Fazlurrahman’dır. Tarihselcilikten, dinde reformculuğa kadar hepsi bu adamın fikirleridir. Oğlu Hristiyan Papazı olmuştur. Fazlurrahman oğluna “neden Hristiyan oldun?” diye sorunca oğlu “sen bu dinlerin hepsi Hristiyan,Yahudi ve İslam cennete gidecek deyince ben de Hristiyanlığı seçtim hepsi eşit nasıl olsa aynı” diye cevap vermiştir.

Ben bu hoca diye geçinenleri cebinden çıkaracak adamların öğrencisi oldum. Bekir Sadak, Nedim Urhan, Raşid Küçük, Nuri Ünlü,Mehmet Ali Sarı,İsmail Karaçam, Mehmet Maksutoğlu ,Mehmet Sofuoğlu,İrfan Gündüz, Ali Murat Daryal ,Ömer Faruk Harman,Osman Öztürk, Yakup Çiçek, Nureddin
Bayburtlu, Ali Özek ,Necla Pekolcay,daha niceleri .Bunların hepsi çok kıymetli hocalardı.Fakat bunların hiçbiri “ben, ben bilirim” demezlerdi kemali edep sahibi hocalardı. Edepli ilim irfan sahibi ne dediğini kime dediğini bilen hocalardı. Allah ölenlerine rahmet etsin, kalanlara sağlıklı ömürler versin .Öğrenciler bunların dersine girmek için can atardık.

Hasan Harakanî bu gibi kendini bir şey sananlara şöyle diyor:

“Şu iki kişinin dinde çıkardığı fitneyi şeytan bile çıkaramaz, (onlardan uzak durun):

(Dünyevî ve nefsânî) hırslara kapılmış bir âlim ve (Dînî) ilimlerden mahrum bir ham sofu!” (Hasan Harakani)

Gerci bunların hepsi ne alimi, din adına birilerine şirin görünmek için takla atan üç buçuk kişilikli bî edep yani edep yoksunu kişiler.