Son zamanlarda moda bir deyim türedi . “ İnternet oyunlarının etkisinde kaldı ve intihar etti. Yok cadılık kursu aldı ve bilinmeyen bir şekilde öldü. Satanist ayın yaptılar ve öldürüldü.” Toplum bu ve benzeri haberlerle sürekli meşgul edilmekte ve insanların hayatı karartılmakta, stresli bir hayat yaşamaya doğru zorlanmakta.

Bize nasıl bir hayat yaşayacağımız gayet açık ve net bir şekilde bildirilmiştir. Allah bizi yaratıp yer yüzüne başı boş bir şekilde göndermemiştir. Bize iyiyi,güzeli,doğruyu ve yanlışı,helali ve haramı öğretmiştir. Kıyamet suresi 36. ayette Allah şöyle buyurur. “ İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder.” “Şems süresi 7. ayette ise şöyle buyrulur ; “ nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir.”

Bu tamamen çocuk yetiştirme ,ona zamanında sahip çıkma meselesi ile alakalıdır. Beni meşgul etmesin düşüncesi ile çocuğun eline cep telefonu ,laptop gibi cihazları verirseniz çocuk tabii olarak bir süre sonra gördüğünü işleyecek ve sahip çıkılamaz hal alacaktır.

Yengece sormuşlar niçin eğri yürüyorsun? yengeç cevap vermiş; Babamdan öyle gördüm de onun için.

Eve geldiğimizde her birimizin elinde cep telefonu birbirimizle konuşmamak için çaba sarf edersek neticede elbette birbirine küsmüş gibi anneler ve babalar çıkacaktır. Çocuklarımızla konuşmak onlarla ilgilenmek zorundayız. Onlar bizim eserimizdir,bizim geleceğimiz bizim her şeyimizdir. En ufak bir meselede okula gidip öğretmene her türlü çirkin saldırıyı reva gören bir anlayışın hakim olduğu toplum çürümüş demektir.

Çocuklar yaşları kaç olursa olsunlar hangi eğitimi almış olurlarsa olsunlar anne ve babalarını aynen taklit ederler. Bizde güzel bir atasözü vardır. “Ne doğrarsan aşına o çıkar kaşığına” Kaşığımıza lezzetli, yiyebileceğimiz aşlar çıkması için doğradığımız aşlara dikkat etmek zorundayız.

İnsan iki unsurdan meydana gelir. Ruh ve ceset yani vücut. Bizler bu ikisinden birini yapıyoruz galiba. Ya ruh yönünü öne çıkarıyoruz ya da bedeni .Birini ihmal ediyoruz. Tek kanatlı hiçbir kuş uçamaz yere düşer. Çocuklarımızda sonuç olarak yere düşüyor ve yüzüstü adeta yere çakılıyorlar. Bizler başlıyoruz “biz bu çocuğun hiçbir şeyini eksik bırakmadık ne dediyse aldık,ne dediyse yaptık” diye ah vah etmeye, fakat iş işten çoktan geçmiş oluyor. Elimize bir uyuşturucu bağımlısı veriliyor, ya cinsel sapkın biri ya da acımasız bir katil bir cani.

Bu durumda çocuklarımızı bizler yetiştirmiyoruz bizim teslim ettiğimiz makinalar yetiştiriyor, kafalarımızı taştan taşa vuruyoruz fakat atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiş oluyor.

Sağlıklı nesiller yetiştirmek zorundayız. Kendi düşmanlarımızı kendi elimizle yetiştiren bireyler oluruz. Annesini,babasını en yakın akrabalarını gözünü kırpmadan öldüren katiller yetiştiririz. Biz batıyı taklit etmek istedik sınırsız serbesti. Çocuğu kendi haline bırakma istediğini yapma.

Böyle yaparsak sözde öz güvenli, hoş görülü,açık fikirli,sevecen olacak diye ,hiçte öyle olmadı tam aksi oldu. Sinik ,silik, depresif , kaygılı,mutsuz bir kimlik meydana geldi. Amerikalı psikoloji Profesörü Dr.Jean Twenge “Ben Nesli”adlı eserinde “Orijinal bir nesil yetiştirmek için geçmişe dönmeli geçmişteki nesli yetiştirmeliyiz” diyor. Bunu Amerikalı diyor biz diyecek olsak gerici,dar kafalı bir yığın yaftayı yerdik.