Ülkemizde bu iş yıllardan beridir bir türlü düzelmedi, düzelmesi de bu gidişle beklenmemektedir. Çünkü öncelikli mesele işi ciddiye alma meselesidir. Hayati bir konudur ve tekrarı yoktur. Derseniz ki ben spor
olsun diye kafama göre girer çıkarım burası özgür bir ülke bana kimse karışamaz, tamam gir, çık fakat zamanında gel ve gir senin keyfiliğin diğer adayların hayatına mal olacaksa o zaman senin keyfiliğin burada biter, küpelerine takılır kalırsın.
Her konuda olduğu gibi bu konuda da herkes konuşuyor. Hiç kimsenin kurallara uyayım başkalarına saygım olsun gibi bir derdi ,gayreti, çabası yoktur. Maksat konuşayım,bir dakika ile ne olurmuş,hatta geç kalsa ne olur,dünya mı batar tarzında anlamsız, saygısız, seviyesiz laflar ediliyor. Hatta okul kapısında her türlü hakkı kendinde görüp sağa sola saldıran kendini bilmezlere ne demeli?
Sınav öncesi öğrencilere bunlar günler öncesinden her yere yazılı olarak yazılır ve hatırlatılır. Çocuklara silgileri ,kalem tıraşları,bir kağıt mendil ve şeker konulur ve verilir, moral motivasyon olarak her şeyleri temin edilir, öğrenciye düşen birkaç gün önceden her şeyi kontrol edip hazırlayıp ertesi gün gönül rahatlığı ile gidip sınavına girmektir.
Bunları laf olsun torba dolsun tarzında biri olarak yazmıyorum .Yıllarını eğitim öğretime vermiş biri olarak yazıyorum. Sınava giriş evraklarını yanına almadan sallana sallana okul kapısına gelen öğrenci
bellidir, hadiseye bakış açısı bellidir. Binde bir çıkar dalgınlığıma geldi diyen öğrenci .Unuttum diyen öğrencinin “ezanda kulağı yoktur ki namazda gözü olsun” tarzında biri olduğu bellidir. Siz hiç Türkiye’de ilk 10’a giren bir öğrencinin sınav yapılacak okulun kapısında dikilip kaldığını duydunuz mu, gördünüz mü? Çünkü bu öğrenci her şeyini planlamıştır, neyi ne zaman, ne kadar yapacağı bellidir. Hatta bazı
öğrenciler vardır günde kaç elma yiyeceğini bile belirlemiştir. Tabi ki bu öğrenci sonuç olarak derece yapacaktır. Çeşitli bahanelerin arkasına sığınmayacak, saklanmayacaktır. Üniversiteye giriş sınavının yapılacağı okulun kapısına gidip küpelerine takılan öğrenciden “ileride belki şu olur, bu olur” gibilerden yazanlar ve çizenler “ben de yazıyorum” cinsinden konuşanlardır. Bu işi sıkı tutanlar, ciddi ciddi çalışan ve çaba sarf edenler kazanacaklardır.
Ağustos böceği gibi yaz boyu çalıp çığıranlar değil, çalışanlar kazanacaklardır. Üniversite sınavını kendine dert eden öğrenci öyle veya böyle bir yerleri kazanacaktır; kombinin derdine düşen, pantolonunun şurasını burasını düzeltmeye çalışan, saçı ve sakalı ile uğraşan kişiler değil. İnsan yapısı gereği bunlara heveslenebilir, her şeyin bir yeri zamanı vardır. Biz neyi ne zaman yapacağımızı bir türlü kavrayamadık, anlayamadık, öğrenemedik.
“İnsan için ancak çalıştığı vardır.” (Necm Suresi,39. Ayet )