İslam, her daim insanı merkeze almakla onun hem bu dünya hem de ahiretteki saadetini önceleyen, insanlığın faydasına sunulmuş bir hayat nizamıdır. Bu din bütün insanlığa indirilmiş, toplumları düzenleyici kuralları olan bir bütündür. Bundan dolayı İslam, asla ve asla bir zümreye veya bir sınıfa mal edilip de kapalı kapılar arkasına çekilemez. Çünkü İslamiyet’te “Ruhban Sınıfı” yoktur. O, bir hayat nizamıdır ve hayatın her alanına hitap eder. İnsanlık, tarih boyunca huzur ve mutluluk adına elde etmiş olduğu kazanımların birçoğunu bu dine borçludur. İslam; insanı, insanlığı içine düştüğü bataklıktan, çıkmazlardan kurtararak onu yüceltmeyi hedef alır. Bir toplum düşünün ki o toplumda dünya üzerindeki bütün kötülükler, zulümler, çirkinlikler, adaletsizlikler, savaşlar, ölümler son haddinde mevcut durumda. Bunun yanı sıra hiçbir yaptırım, güç, otorite de bu toplumu düzeltecek kudrette ve çapta değil. İçki, kumar ve fallarla ilgili yine fuhuş ve kasten öldürme hadiseleriyle ilgili ayetlerin inmesiyle insanlar anında yılların alışkanlıklarını terk etmişlerdir. Sadece ilahi bir mesajla, hiç kimselerin yardımı olmadan, toplumlara hiçbir yaptırım uygulanmadan, resmi kanunlar kullanılmadan insanlar bu illetlerden kurtulmuşlardır. Geçmiş dönemlerde özellikle 20. Yüzyılın başlarında ABD, Kanada ve kimi İskandinav Ülkeleri (Finlandiya, Norveç, İsveç) ülkelerinde alkolü kanunlarla yasaklamışlardır. Ancak ülkeler bu duruma, gerek alkolün yasa dışı kaynaklarca temin edilmesinden, gerek ülkede organize suçların artmasından gerekse de halkın bu duruma gösterdiği aşırı tepkilerden dolayı çok fazla direniş gösteremeden alkolü tekrardan ülkelerinde serbest bırakmışlardır. İslam, en katı haliyle alkolü yasaklamıştır. Evrensel bir din olma özelliğinden dolayı alkolün insanlık adına zararlarını öngörerek yüzyıllar öncesinden önlemini almış ve yasaklamıştır. Bunun yanında İslam, kimilerinin kasıtlı olarak ifade ettiklerinin aksine köleliği asla emretmemiştir. Bilakis kölelik sistemini 1400 yıl öncesinden bitirmiştir. İslam’da köle azat etmek ibadettir. Zaten İslam’da “Kula kul olmak yasaktır. Müslüman, ancak Allah’a kulluk eder.” anlayışı kölelik müessesesini kökünden yıkmaktadır. Cahiliye döneminde savaşan topluluklar esirleri köleleştiriyorlardı. Köleleştirmeseler onları infaz etmek zorundaydılar. İslam’ın gelmesiyle köleliğin hayat kaynakları kurutuldu. Savaşlara son verildi. Gerek toplumlar arasında savaşları sonlandırması gerekse toplum içerisinde kötü alışkanlıkları bitirmesiyle günümüz dünyasından kat be kat ileride olduğunu söyleyebiliriz.
Bir ulusun çoğunluk ferdinin kişilik ve karakterine, İslam ruhunun sirayetini ispatlayan en etkili örnek Bosna olaylarıdır. Bilge Lider Aliya İzzetbegoviç’in ifadesiyle Bosna dünyaya unutamayacağı iki büyük şok yaşatmıştır. İlk şok, Bosna halkının düşmana direnişi olmuştur. 20 gün içerisinde Bosna halkının dağıtılıp savaşın sonlandırılacağı düşünülürken, savaş 20. ayında Bosnalı halkın başarılı direnişlerine dönüşerek, toplamda 3 yıllık uzunca bir süreci kapsamıştır. İkinci şok ise Batının Bosnalı halktan beklenileni sergilememesi olmuştur.
Bu durumu Aliya İzzetbegoviç şu sözlerle ifade etmektedir: “Bu savaşta savaşın bütün kuralları ihlal edilmiştir; ancak bizden değil onlar tarafından. İşte bu Avrupa’nın yaşadığı ikinci büyük şoktur. Eğer bir kimse ibadethaneleri, köprüleri, kültür abidelerini yıkacak, kadın ve çocukları öldürecekse, Avrupa bunu Boşnaklardan beklerdi. Neden? Çünkü onların kitaplarında böyle yazılıydı. İşte bunlar yüzyıllar boyunca yayılmış saplantılardır. Onların gözünde bizler, doğudan gelmiş Asyalılar, yarı vahşi insanlarız. Öyle olalım, ancak onların medeniyet bekledikleri Avrupa kültürüyle yoğrulmuş insanlar, zayıf insanları katlediyordu, camileri, köprüleri yıkıyordu. Biz bunları yapmadık.”
Kadın, çocuk demeden 200 bin kişinin öldürüldüğü, 1 milyondan fazla insanın evlerinden sürgün edildiği, yaklaşık 50 bin kadına cinsel şiddetin uygulandığı ve daha nice akıl almaz insanlık dışı olayların yaşandığı bu savaşta; dengeler ve fırsatlar Boşnakların lehine döndüğü halde; onları intikam alma duygusundan alı koyan kudret neydi dersiniz?