On Ekim 1991 ile Altı Haziran 1992 tarihleri arasında Ankara Devlet Lisan Okulu Modern Arapça kursunda okuduğumuz bir Fablın başlık cümlesidir bu cümle.
 Bazıları bunun arap ata sözü olduğunu söylemektedir. Maksadımız bir fabl anlatmak değil, Fabldan çıkarılması gereken derstir rahmetli Necip Fazıl’ın dediği dibi, “ lezzet çatal ve kaşıkta değil yemeğin kendindedir.”
 “Çok güzel bir ormanda bir kurt ile üç  öküz yaşıyorlarmış. Öküzlerin biri beyaz, biri siyah, diğeri ise kırmızı imiş... Öküzler arasında güzel bir birlik ve beraberlik varmış ve öküzler “Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz içindir” derlermiş.
Kurt öküzlerin arasındaki bu birlikten rahatsız oluyor, bunların arasını bozup, birer birer onları yemenin planlarını yapıyormuş.  Derken kurt bir gün kımızı ve siyah öküzün yanına gitmiş, onlara şöyle demiş: “Ben korkuyorum ki beyaz öküz ormanda tâ ötelerden fark edilsin. O fark edilince avcılar buraya gelecek ve hepimizi yakalayıp öldürecekler. Eğer siz müsaade ederseniz ben onu halledeyim, tehlikeyi gidereyim.” Kırmızı ve siyah öküz düşünmüşler, hepsi için tehlikeli olan beyaz öküzü ortadan kaldırmanın, kendileri için gerekli olduğuna inanarak kurdun teklifini kabul etmişler. Kurt tek başına kalan beyaz öküzü bir güzel yemiş.
 Aradan zaman geçmiş kurt yine acıkmış ve öküzlerin birini daha yemeye karar vermiş. Bu sefer kırmızı öküzün yanına gitmiş. Ona demiş ki: “Bak, benim rengim ile seninki aynı; ama siyah öküz bizden farklı, ben korkuyorum ki onun yüzünden bizim de başımız belaya girsin, gel sen bana karışma ben onu ortadan kaldırarak bu tehlikeye son vereyim, artık ormanda sen ile ben rahat rahat yaşayalım.” Kırmızı öküz aslanın bu teklifine olumlu anlamda başını sallamış kurt, siyah öküzü de tek başına yakalayarak yemiş.
 Siyah öküzü halleder etmez, kurt kırmızı öküzün yanına gelmiş ve demiş ki;”  seni bugün yiyeceğim.” Kırmızı öküz,  kurdun planını anlamış amma iş işten geçmiş  meşhur olan bu sözü o gün dile getirmiş. Demiş ki; “Ben asıl bugün değil beyaz öküzün yendiği gün yenilmiştim.”
Bu gün itibarı ile Mecliste bir gizli oturum yapılacak  orada konuşulanlar on yıl açıklanmayacak ve gizli kalacak . Oturumdaki ortak nokta İsrail’in Arz-ı Mev’ud planı. Bu plan Yahudiler için vaz geçilmez bir plandır ve dinidir.
“Güya Tanrı Yehova bu toprakları Yahudi’lere vermeyi vad etmiş. Allah  niçin Yahudilere dünyanın herhangi bir yerini özel olarak  vad etsin ki .Niye Sibirya’yı değilde buraları veya Sina çölünü değilde bizim güneyimizi .Ortada bir Yahudi  safsatası var .Biz biliriz ki Yahudiler dünyanın en yalancı ve en zalim topluluğudur. Kendilerine  yapılan  bütün iyilikleri en kısa zamanda inkar edecek kadar zalim.
Onların hedefi bizim güneyimizdeki topraklardır. Bize düşen bu tuzağa düşmemektir. Her zaman olduğu gibi birlik ve beraberlik içerisinde olmaktır.
Ayrılıklarımız,farklı  düşünce ve inançlarımız,farklı kabul ve redlerimiz vardır .Fakat söz konusu vatansa gerisi teferruattır.
“Hazır ol cenge  istersen sulhu salah” bu güzel sözü hiç unutmamak sürekli uyanık kalmak arzusu ile.