Hasan Tahsin’in Sivas vazifesinde, Belediye Parkı’na ait aslanlı havuz dışında diğer uygulamasının Yeni Sinema binası olduğunu belirtmiştik. Bu bina, “Yeni Hayat Sineması” dır. Faaliyete başlama yılı için her ne kadar farklı tarihler zikredilse de, çoğunlukla sinemanın açılış tarihi olarak 1 932-1933 yılı aralığı verilir. Tabi burada şu akla geliyor. Parktaki uygulama, 1929 yılında bittiyse Hasan Tahsin aradaki zamanda yani 3 yıl ne yapmıştır? O dönemde tekrar İstanbul’a mı dönmüştür?
Sinemanın mimari projesinin Hasan Tahsin’e ait olduğu konusunda elimizde bir belge yok. Ancak, binanın mimari üslubunda görülen bazı cephe düzenlemeleri, birinci milli mimarlık üslubunda rastlanılan izleri hatırlatır. Hasan Tahsin’in üslubun en önemli temsilcisi Mimar Kemaleddin’le münasebeti, restorasyonlarda kazandığı tecrübe ve milli mimarlık üslubunun içeriğine olan hâkimiyeti de dikkate alındığında, tasarımın ona ait olma ihtimali güçlenmektedir. Muhtemelen o, sinemanın projelerini hazırlamış ve ardından bina, tamamlanana kadar bizzat uygulamayı denetlemiştir. Bu durumda Hasan Tahsin’in parktaki uygulamanın ardından Sivas’ta kaldığı ve sinema projesinin hazırlıklarına başladığını iddia edebiliriz.
Bina hakkında konuşacak olursak. “Yeni Hayat Sineması” olarak hizmet vermeye başlayan sinemanın ismi 1939’da değiştirilerek Tan Sineması’na dönüştürülmüştür. Sivas’ın ilk müstakil sinema binalarından olan Tan Sineması, Kale Camisi’nin kuzey duvarına bitişik olarak inşa edilmiştir. Tabi burada şu akla geliyor. Restorasyon ve koruma konusunda yoğun olarak çalışmış ve bir yönüyle korumacı bir mimar olması beklenen Hasan Tahsin, nasıl olurda 1580’lerde yapılmış -Klasik Osmanlı cami tipolojisindeki- özgün bir Cami’ye bitişik bir tasarıma imza atar. O dönemde birçok kentte benzer uygulamalar fazlasıyla görülür. Cumhuriyet modernizminin baskın işlevsel unsurlarının heyecanla ve ivedilikle mimaride de yansıtılma arzusu konuyla ilgili belki ilk sebeptir. Öyle ki, Cumhuriyet döneminin fikri yapılanmasında tiyatro, sinema gibi kültürel odaklı faaliyetler modernleşme pratiğinin içselleştirilmesi açısından önemlidir. Bu bağlamda, kent merkezlerinin odak alanlarında karakteristik mimari üslupta inşa edilen yapılar önemli bir işlev üstlenmiştir. 1940’lı yıllarda birçok kentte benzer tavırla Tan Sineması ve Tayyare sineması ismiyle sinema salonları açılmıştır. Evet neticede Tan Sinemasının neden camiye bitişik yapıldığı sorusu hala güncelliğini korumaktadır. Aslında bu mimari pratiğin yani geleneksel yapılara bitişik olarak inşa edilen binaların hangi gerekçeyle yapıldığı dahası Anadolu kentlerindeki uygulamaları ve tarihsel sonuçları araştırılması gereken bir konudur. Burada şunu da hatırlatmakta yarar var. Batılılaşma döneminden sonra Anadolu kentlerinde modernize edilen yeni düzenekler şaşırtıcı sonuçları da beraberinde getirmiştir. Netice de tarihi yapılara bitişik yapı yapma olgusunun tarihsel içeriği başka bir tartışma konusudur. Konuyu uzatmadan şu örnekle bağlayalım. Albert Gabriel'in Monuments Turcs d'Anatolie II kitabından 1900'lü yılların başına ait fotoğraflarda Sivas Darüşşifasının içindeki ve etraflarına bitişik evlerin fotoğrafı dikkat çeker. Kısacası bu mimaride yeniyle eski arasındaki tarihsel çatışma uzantıları, çok geniş bir tarihsel perspektif sunar. Ali Ayçil’in da dediği gibi, galiba t arihin yazgısı böyle! “Eski çağlardan bu yana eski ile yeni mimari güç ve ahlak arasında hep aynı merasim gerçekleşti. Birinin girdiği kapıdan öteki can havliyle çıkıp gitti”
Biz Tan Sinemasına dönelim. İstasyon Caddesi’ne cephe veren Tan Sineması, camiye bitişik güney hattında iki katlı İstasyon Cadde’sine bakan yönde 3 katlı olarak betonarme karkas sistemde inşa edilmiştir. Yapının iç mekan düzeni, halk dilinde balkonlu, localı ve husisî olarak adlandırılan bölümlerden oluşmaktadır. Zemini ve sahnesi tamamen ahşap olan binanın, balkon ve salon kısmında yaklaşık 620 koltuk bulunmaktadır. Kale Camisi’ne bitişik kütlenin batı cephesinden giriş verilmiştir. İdadi (Kongre Müzesi) binası ile karşı karşıya konumlanan Tan Sineması’nın ön cephe düzeneği dikkate değerdir. Bu yüzey, her katta değişen cephe düzeninin yanısıra, en üst katta, ortada üç kemerli pencere açıklığı ve kenarlarda merkezdeki kemerlere nazaran daha basık kemerli iki pencere ile karakterize olmaktadır. Bu kemerli düzenek, İdadi’nin İstasyon Caddesi’nden girilen giriş cephesine gönderme yapan bir mimari alıntılama biçimi olarak durmaktadır. Özetle, yapıldığı dönemin mimari üslubunu yansıtan bina, bir yandan modern bir mimari tavrı sergilerken bir yandan da İstasyon Caddesi’ne bakan üç katlı kütleyle daha tarihselci bir tutumla yerelliği yadsımayan bir kaygıyı da taşımaktadır. Yapı, gerçekte, karma bir mimari üslup dilini barındırmaktadır. Tan Sineması, Rahmi Günay'ın Belediye Başkanlığı döneminde Kale Camisi’nin etrafının açılması çalışmaları doğrultusunda 1970’li yılların başında yıkılmış ve yeri, yeşil alana dönüştürülmüştür.
Evet, 1930’lı yıllarda Sivas önemli bir mimarı ağırlamıştır. Sivas’ta sinema binalarının tarihsel miladına dönüldüğünde ilk hatırlanacak sinema binası, Tan Sinemasıdır desek abartmayız. Binayı Hasan Tahsin yapmıştır. Mimarın 1930’larda gördüğü Sivas’a ait hatıraları ise inanın fazlasıyla merak uyandıran bir konudur. Cumhuriyet Modernizmi, İnhisarlar binasıyla, Kongre Lisesine ek yapılan Pansiyon binasıyla ve onun yaptığı Tan Sinemasıyla kentteki varlığını 1930’lı yılların başında iyiden iyiye hissettirir. Mesleki tecrübesini Tan Sinemasına aktaran bu çoşkulu ve çileli mimarın Sivas’tan hangi tarihte ayrıldığını ise maalesef bilmiyoruz. Mimarımız, 1943 yılında vefat etmiştir. Ruhu şad olsun…
Her ne kadar Kale Cami’nin duvarına bitişik yapılmasıyla eleştirilen sinemanın nasıl ki, İdadi Binası’yla kurmaya çalıştığı diyalogu dahası biraz mahcubiyet içeren tasarımsal endişeyi açıkça okuyabiliyorsak, keşke Hasan Tahsin’in tasarımlarına ilişkin belgeler (çizimler, yazılar) kalsaydı da yazıda soru olarak kalan noktalara cevaplar aramasaydık.
Not : Yazıda belirtilen Yıldırım Yavuzun aktardığı bilgiler için kaynak: Yıldırım Yavuz, “Mîmar Kemaleddîn'în Sâlah-Ad Dîn Eyyubî Türbesi”, O.D.T.U. Mimarlık Fakültesi Dergisi Cilt 3, Sayı 1, Bahar 197